Erdoğan Amerika’ya neden gitti ve Yahudi lobisi ile nasıl ve neden görüştü -RAFAEL SADİ
Konu neredeyse herkesin merakını cezbetmiş durumda ve bu konu ile ilgili olarak Halk Tv’nin tv programına dün akşam konuk oldum.
Sağ olsunlar sunucu Şirin Payzın, Emin Çapa ve eski dostum Barış Terkoğlu diğer konuklarla birlike ilginç ve eğlenceli bir yayın oldu.
Yayın esnasında istediğim açıklamaların tamamını yapamadığım için de yazılı olarak bütün detayları anlatmak istedim.
Doğal olarak Türk basını ve İsrail Devleti de yıllardır neredeyse her gün ve gece İsrail aleyhindeki hakaretlerden sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu uzlaşma siyasetini henüz anlayabilmiş ve hazmedebilmiş değil.
İsrail hakkında söylenenlerin bir kısmı “İsrail dölü”, “Terör devleti”, “Siz adam öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” bu sözlü hakaretlerin sadece bir kısmıdır.
İsrail halkı ve devleti bu söylenenlerin yüzde 95’ine cevap bile vermemiştir. Bunun sebebi ise İsrail’in sabırlı olması ve Erdoğan sonrası hükümetler ile çalışabilmenin önünü tıkamamaktı. Hoş, görülmektedir ki ana muhalefet partisinin de aynı oy çorbasından oy alabilmek adına laik bir parti olmasına rağmen aynı İslami motifleri kullandığı da ne yazık ki ortada. Eh ben buna ekmek parası diyorum. İsteyen olursa kimin ne dediğini ve İslami kesime nasıl çiçek dağıttını tek tek yazabilirim.
Gelelim Sayın Erdoğan neden ve nasıl ABD’ye gitti ve Yahudi lobisi dediğimiz kesimle nasıl görüşebildi?
ABD Yahudi lobbisi aslında bunun adı Lobby filan değil. ABD’de siyonist Yahudi kuruluşları ile solcu Yahudi kuruluşları var ve iki ayrı uç cephedir.
Erdoğan Siyonist Yahudilerin çatı kuruluşu olan “Conference of Presidents of Major Jewish Organizations” Yahudi organizasyonları Başkanlar konferansı liderleri ile görüştü. Kendisi uzun yıllardır bu kurumla temasta olup kendileri Erdoğan’ı evvelce de Türkiye’de de ziyaret etmişlerdir.
Uzun bir ara neredeyse 10 yıl gibi ABD Yahudileri Sayın Cumhurbaşkanı’nın İsrail karşıtı sİyasetinden hoşnut değillerdi ve adeta kendisine bir boykot uygulamaktaydılar.
Büyükelçi Murat Mercan ve lobbyci Ezra Friedlander ile birlikte…
Bu ziyaretin mimarı ise gerek İsrail gerekse Amerika’yı çok iyi tanıyan Sayın İbrahim Kalın idi. Tabii İbrahim Kalın bu ilişkileri Washington Büyükelçisi Sayın Murat Mercan aracılığı ile Türkiye’nin de Lobbycilik faaliyetine yardımcı olan Yahudi Lobbicilik şirketi sahibi olan Ezra Friedlander ile olan ilişkisi de bu organizasyonun yapılmasında etken olmuştur.
Tabii esas ilişki ise Sayın İbrahim Kalın’ın ABD’deki İslami organizasyonları çatı derneği olan CAİR ile yakın ilişkisidir.
CAİR, bir görüşe göre İHVAN Müslüman Kardeşlerin bir uzantısıdır. İşte bu kuruluş aynen Fethullah Gülen taktikleri gibi aşırı İslami görüntüden uzaklaşarak geniş Amerikan toplumu içinde saygınlığını geliştirmek için “dinler arası diyalog” konusunu işlemektedir. Bu diyalog çabasına da bünyesinde Amerikalı bir Yahudi haham da barındırmaktadır.
RABBİ MARC SCHNEİRNER ve ekürüileri
Hahamın adı Rabbi Marc Schneirner. Yaptığı pek yanlış bir şey değil. Dinler arası diyalog ile insanlığa huzur verme çabası içindedir. Tabii ki herkes bu şekilde göremiyor. Ve kendisine gıcık olan Amerikalı Yahudiler de az değil.
Bir teoriye göre de CAİR Hahamı Marc Reiner Dünya Sefarad Yahudiler Konferasyonu aracılığı ile bu toplantının New York’ta yapılması ve buna da en eski Sefarad Cemaati olan Türk Yahudi Cemaatinin de onay vermesi gerekirdi. Cemaat lideri Sayın Rav İzak Haleva da bu toplantıya onayını verdi ve temsilci olarak Türk Musevi Cemaati Eş başkanları İzak İbrahimzade ve Erol Kohen iştirak ettiler.
Hatta Sayın Erdoğan kendilerine de bir teşekkür plaketi takdim etti.
Bu toplantıların ne anlama geldiğini anlamak için ABD bünyesini ve Amerika’daki Yahudi derneklerinin gücünü anlayabilmek lazım. Bu derneklerin içindeki en önemli kurum Dünya Yahudi Kongresidir (WJC-World Jewish Congress).
Zaten Sayın Erdoğan’ın görüştüğü, hatta 2-3 dakika da yalnız kaldığı en önemli Yahudi bu kurumun başındaki Ronald Steven Lauder’dir RONALD STEVEN LAUDERdir.
Bay Lauder dünyaca ünlü ESTEE LAUDER kosmetik ürünleri firmasının başındaki isimdir. Yalnız kaldıkları bu bir kaç dakikada neler konuştuklaınrı kimse bilmiyor. Ama sosyal medyada konuşulan palavralardan hiç biri konuşulmadı. Bu dedikodulara göre Amerikalı Yahudilerin Türkiye’ye 50 milyar dolar yatırım yapacakları iddiası da benim görüştüğüm ve birinci dereceden bu toplantıda bulunana dostlarımın ifadesine göre sen hesap kitap yapmadan Yahudilerin bir yere para yatıracaklarını düşünebiliyorsun demeleri bile bunun ne denli tutarsız olduğunu anlamaya yeter de artar bile.
Bu Yahudilerin Türkiye’ye yatırım yapmayacakları anlamına da gelmez sadece hesap olumlu verimlilik verirse ve güven duyulursa herşey olasıdır.
Dünya Yahudi Kongresi Başkanı RONALD STEVEN LAUDER İLE Cumhurbaşkanı RECEP TAYYİP ERDOĞAN buluşma anı.
Bütün bu senaryoların arkasında ise bu toplantıya onay vermesi gereken kişi Yahudi dernekleri confederasyonu başkanlarından MALCOM HEONLINE dır.
Malcom adeta onursal bır başkan olup gerek Yahudi camiası gerekse ABD yönetimi onun sözlerine saygı duyar.
LOBBY faaliyeti oldukça profesyonel bir meslek olup epey maaliyetli bir müesesedir.Bir zamanlar bu konuda benden yardım isteyen bir dostum için araştırmıştım ve zamanı gelince neler olduğunu başka bir yazı içinde anlatacağım mutlaka.
EZRA FIEDLANDER kuruluşu bu konudaki en saygın kuruluşlardan biri olup dindar Yahudilerin işletmesidir.
Peki Sayın Erdoğan ve AKP yönetimi bu toplantıdan ne gibi bir beklenti içindeydi.
Bilindiği üzere Türkiye ekonomisi ve Sayın Erdoğan’ın siyasi prestiji pek olumlu yerlerde değil. Bunu yükseltmek için bu türden görüşmelerde bulunmak hatta herhangi bir taahhüt ve beklenti olmaksızın bu kişi ve kurumlar ile resim vermek bile saygınlık kazanmak ve imaj geliştirmek için yararlı ve gereklidir. Bu anladığım kadarı ile Sayın İbrahim Kalın’ın görüşü idi Recep Bey de onu dinler ve sert uzlaşmaz Erdoğan yerini uzlaşmacı Dünya barışına el veren Erdoğan haline dönüşmeye çaba göstermektedir. Becerebilirse önümüzdeki seçimleri alma hayali kısmen de olsa kuvvet kazanır.
Bu arada CHP Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun da 9-13 Ekim tarihleri arasında ABD’yi ziyaret edeceği haberlerde yer aldı. Ve haberlerde yer aldığı kadarı ile İsrail Karşıtı Yahudi BERNİE SANDERS ile görüşecek. Ayrıca ABD kaynaklarında ise İHVAN ABD kurumu olarak anılan CAIR kurumu üyelerinden İLHAN OMAR ile de görüşecek.
Şimdi sormaz mıyıım neden diye kendisine LAİK diyen bir parti lideri ne demeye İhvan Yani Müslüman Kardeşler cemiyeti ile ilişkilenen biri le görüşüyor. Yani herşey OY UGRUNA ise Erdoğan’ı da Yahudiler ile görüştü diye ayıplamamak lazım.
Michael Rubin Erdoğan ile görüşen gerek ABD gerekse Türk Yahudilerini ”USEFUL IDİOTS” yani kullanışlı aptallar olarak niteledi. Ben aynı görüşte değilim Amerikadaki Yahudiler de aynı şekilde düşünmüyorlar. Sadece ortaya konulan oyunu aynı kartlar ile birlikte oynuyorlar ve bakalım ne olacak diyerekten olumlu şeyler olsun diye sabırla devam ediyorlar. Türk Yahudi Cemaati için durum az bir şey farklıdır tabii. Şayet Türkiye Cumhurbaşkanlığı ve Devlet onlardan bir görev rica etmiş ise bunun emir addedilip yapılmaması ise yanlış olurdu. Ki 530 senelik Türk Yahudi tarihinde Yahudiler her zaman Devletin yanında olmuştur ve olmaya da devam edeceklerdir.
Bu arada gözden kaçmayan bir unsur ise Türkiye Dış İşlerinin henüz İsrail’e bir Büyükelçi atamadığı gerçeğidir. Şayet İsrail tarafından iki senedir ret edilen UFUK ULUTAŞ isminde ısrar ediliyorsa bildiğim kadarı ile İsrail dış İşleri de kabul etmemekte o derece ısrarcıdır. Tabi,i ki sonuç ne olacak kimse henüz bilmiyor.
İki ülkem arasında düzenlenmesi gereken çok mesele mevcuttur ve fazla uzatılmadan iş’e başlanması gerektiğini iki ülkem liderlerine de hatırlatmak isterim.
Tabii ki gerçek güven ortamının oluşturulması esas olacaktır.
Bu arada Sayın Erdoğan’ın seçim kazanabilmesi için aradığı uluslararası kahramanlık çok uzağında değildir.
Yakın ilişkilerde olduğu FİLİSTİN VE İRAN işle İSRAİL’İN ARASINI DÜZENLEYEBİLİRSE kesin bir NOBEL BARIŞ ödülü alır ve bu da onu en azından bir 5 yıl daha Cumhurbaşkanlığı makamında kalmasına yarar. Tabii bu sadece öngörüdür kararı kuşkusuz yüce Türk Milleti verecektir.