Likud Partisi’nin başı çektiği Natanyahu Bloğu 64 milletvekilinden oluşuyor.
LİKUD PARTİSİ 32MV
DİNDAR SİYONİZM 14 MV
ŞAS 11 MV
TEVRAT’IN YAHUDİLİĞİ 7 MV
TOPLAM ………………………………..64 MV
Evet, beş seçim sonrasında eşitlik bu şekilde bozulabildi ve teorik olarak Natanyahu ve şürekası bir koalisyon kurarak Hükümet kurabilecek gibi görünüyor.
Her ne kadar bu ortaklığı kurmak çok kolay olmayacaksa da politika sihirbazı Natanyahu’nun bu denklemi çözebileceğine inanıyorum.
Devlet Başkanı Yitshak Herzog’un hükümet kurma görevini kendisine tevdi etmesinden önce bile Natanyahu ortakları ile bakanlıklar pazarlığına başladı bile.
Ortakların istekleri ve iştahları da oldukça yerinde haklı olarak.
Dindar Siyonizm Partisi aslında bir ittifak ve İtamar Ben Gvir’in partisi Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) ve Betsalel Smutrich’in partisi ise yok ama temsil ettiği bir grup mevcut. En son partisi Yemina (Bennet ve Şaked’in partisi idi).Binyamin Natanyahu’nun tavsiyesi ile seçime Ben Gvir ile birleşerek girdiler ve toplam 14 milletvekili çıkartarak seçimin üçüncü büyük partisi oldular ve en büyük koalisyon ortağı olma şerefine nail oldular.
İstedikleri bakanlıklar ise oldukça pahalı. Smoutrich, Hazine Bakanlığı ile Savunma Bakanlığı’nı isterken Ben Gvir ise daha ucuz bir şeyler istemiyor. İç Güvenlik Bakanı olmak istiyor. Hedefi Batı Şeria ve Gazze’de hatta İsrail içinde terörü engellemek için daha sert bir politika izlemek.
Bu kadar ile kalmıyor ikili pek de gerçekleşeceğine ihtimal vermediğim yasalar çıkartma konusunda da hevesliler. Adalet sisteminin bir bölümünü Tevrat şeriatına uydurmak ve Yahudi kimliğine yasal düzenleme getirmek gibi. Bu düzenleme ifadesinin altında yatan çok soru vardır kuşkusuz. Yani günde üç kez dua etmeyen Yahudi sayılmayacak mı veya cumartesi plaja gidenler daha az mı Yahudi sayılacak saygıdeğer milletvekili Smutrich’e göre.
Tabii benim görüşümle Smutrich henüz seçim propagandası havasından çıkmadı ve halen tribünlere oynamaya devam ediyor.
Ben Gvir ise daha ılımlı bir görüntü vermeye çalışıyor. Çünkü Amerikan Yahudiler ve Demokrat Partililer pek sıcak bakmıyor kendisine ve bu sebeple de yeni hükümet ile mesafeli olabileceklerine dair de mesajlar iletilmekte. Tabii Biden önce senatodaki durumunu sağlama alsın ve başkanlıktan uzaklaştırılma tehlikesini atlatsın, ondan sonra İsrail ve hükümetine laf etmesine sıra gelebilsin.
İsraillilerin büyük bir kısmı da Biden hükümetinin İsrail hükümetine laf etmesinden pek hoşnut değiller. Ve “Bu insanları biz seçtik, kimsenin laf etme hakkı yoktur” demektedirler. Buna rağmen Ben Gvir’e “faşist terörist” ve “hasta” diyen İsrailliler de az değil.
İsrail toplumunun bir parçası olduğunu herkesin kabullenmesi gerekir. Bir de unutmamak lazım ki direksyonda oldukça deneyimli bir Binyamin Natanyahu olacak.
Diğer ortakların talepleri ise ezelden beri belli olan ve özellikle ŞAS Partisi’nin temel kalesi İçişleri Bakanlığı olup yanında bir iki uygun bakanlık da edinebileceklerdir.
Yahadut Hatora (Tevrat’ın Yahudiliği) partisi ise Diyanet İşleri Bakanlığı’na talipler. Din bizim işimiz, biz bu konudan anlarız demeleri de çok yanlış değil.
Tevrat’ın Yahudiliği partisi de aslında başka bir ittifak ve iki lideri de Moshe Gafni ile Yitshak Goldknopf oldukça eski siyasiler olup gerek İsrail basını gerekse birçok İsrailli sağ ve dindar bir koalisyonun tehlikelerini saymakla bitiremiyor. Kendisi ile yapılan bir televizyon programında Ben Caspit ile Amit Segal kendisine dini bağlamlı sorular yönelttiler ve “Hafif metro çalışmaya başladığında cumartesi günleri de çalışacak mı?” diye soru sordular. Goldknopf usta bir siyasetçi edası ile “Ben ilk kez parlamentoya giriyorum. Yani acemi biriyim. Bu soruları bana sorarken siz de haksızlık ediyorsunuz. Bu soruları ortağım Moshe Gafni’ye sormanız lazım. Ki Gafni de bunlara cevap verebilecek durumda değildir. Bizim kimseye herhangi bir şeyi zorla kabul ettirebilmemiz mümkün değildir. Biz, yani Tevrat Yahudiliği Tevrat’ta ne diyorsa onu ortaya koyabiliriz. Ve de karar yüce meclisin olacaktır. Kabul ederlerse olur etmezlerse olmaz.” Bir de diğer sorular da gelince, ki soruların çoğu Yahudi şeriatı ve cumartesi yasaları çerçevesindeydi. “Bakın, bizim İsrail yasalarını değiştirmek gibi bir amacımız yoktur. İsrail Devleti’nin yasalarında ne yazılı ise onlara uyulmasını isteriz. Ek yasalar için ise sadece anlaşarak yapılabilir. Bilek bükerek kimseyi yenme arzusunda değiliz” dedi ve ne kadar acemi olmadığını herkese göstermiş oldu.
Goldknopf ile basın daha çok uğraşacağa benzer ama adamı yenmek kolay olmayacaktır.
Bakanlık sırasında olan daha birçok Likud milletvekili olduğunu da hiçbirimiz ve özellikle Likud ortakları unutmamalıdır. Unutmayanların başında da Binyamin Natanyahu gelmektedir. O, sırası geldikçe kime ne vereceğini biliyordur. Hatta, kabine kafasında şekillenmiş durumdadır bile. Bu koalisyon tahminimce en geç ay sonuna kadar şekillenecek, çalışmaya da başlayacaktır.
Bu yeni hükümeti bekleyen birçok acil konu arasında hayat pahalılığı ile mücadeledir.
Konut sorunu ve emeklilerin hakları da daha az önem taşıyan meseleler değildir.
İran nükleer santralleri ise oldukça rahatsız edici bir boyut almaya başladı ve sski Likud bakanlarından biri olan Tsahi Hanegbi (Lehi savaşı örgütünün radyo spikeri Geula Kohen’in oğludur Z”L) ABD’nin İran ile bir anlaşma imzalamaması halinde Natanyahu’nun aklında nükleer tesisleri imha etmek olduğunu beyan etti canlı yayında. Olur mu, olmaz mı bilmiyorum ama zaman içinde göreceğiz.
Yeni gelişmeler olursa bilgilendireceğim.
Saygılarımla
RAFAEL SADİ