RAFAEL SADİ
Yıllarca süren soğukluk siyaseti bitti düzeldi derken HAYFA Belediyesinin şehir merkezlerinden birinde “Ermeni Soykırım” anıtı yerleştirme kararı yeni bir diplomatik krizin kapısını aralamakta sanki.
Türkiyenin İsrail Büyükelçisi Ynet Haberine göre İsrail Hükümetinden ve özellikle Devlet Başkanı Herzog’tan bu anıtın yapılmamasını talep edebileceği belirtiliyor.
Türkiye’nin İsrail Büyükelçisi Şakir Özkan Torunler, Kültür ve Spor Bakanı Miki Zohar’a resmi yazı yazarak girişimin önlenmesi için yardım istedi. Zohar mektubu, konuyla ilgili istişarelerin yapıldığı Dışişleri Bakanlığı’na iletti.
İsrail yapısı gereği Hükümet olarak herhangi bir Belediyeye yaptırım gücü mevcut değil. Yani Devlet Başkanı bile bir Belediye’ye baskı yapamayacağı gibi emir de veremiyor.
Tabii İsrail’deki sivil toplum kuruluşlarının bu konudaki hassasiyetinin toplum geneline yansıtılmasına da kimse karışamaz. Hal böyle iken İsrail’deki Türkiyeliler Birliği bu konuda göreve kalkışmalı ve Hayfa Belediyesi ile temas ederek bu konunun ne denli rahatsız edici olduğunun münasip bir lisan ile anlatılması gerekir diye düşünüyorum.
Alınabilecek cevaplar arasında Türkiye Hamas ile iyi ilişkiler ve hamilik yaparken biz neden Ermenilere yakın durmayalım gibi cevaplara da hazırlıklı olmalıyız.
İSRAİL BU KONUDA TARAF OLMAMALI
Mesele sıkıcı ve çok sevimli değil. İsrail ve Yahudiler Ermenilerin insani kayıplarının tamamen yanında olsak ta ki bu kayıplara Türkiye Cumhuriyeti de yanındadır. Ancak ortada bir soykırım olduğunu kabullenmek başka bir meseledir. Bence Ermeniler Yahudilerin uğradığı soykırıma arka kapıdan girip ortak olma çabası içindedir. Ki Yahudilerin böylesi bir ortaklığa ihtiyaçları olmayıp onların derdinin Türkiye’den olası bir tazminat koparmaktır. Yahudiler ve İsrail ise bu konuda taraf veya sebep olmamalıdır.
İsrail siyaset sahnesinden silinmiş bir parti olan MERETZ partisi defalarca İsrail parlamentosu KNESSET’e öneri getirerek İsrail’in Ermeni soykırımını kabul etmesini denemiş olmalarına karşın bu öneriler sağduyulu İsrail milletvekilleri ve iktidarlarınca geri çevrilmiş ve denemeler akim kalmıştır. En son öneriyi veren devrin Meretz Başkanı HAYİM ORON ile yapmış olduğum bir sohbette neden bununla uğraştıklarını sordum ve bu bir siyasi manevradır ret edileceğini bilmemize rağmen bunu yapıyoruz ve bu bize uluslararası arenada saygınlık kazandırıyor demişti. Hayim Oron bizim hassasiyetimizin de farkındaydı.
Meretz partisi bugün Knesset’te değil artık. Barajı aşamadı ve parlamento dışı kaldı. Hayfa belediyesinde ise Merets partisi eski milletvekillerinden biri olan MOSSİ RAZ bu atılımı yüklenmiş durumdadır. Bugünkü ANTİ BİBİ kampanyasının ışığında Hayfa Belediyesinin Hükümetten gelecek talepleri dinlememeye odaklanmış olduklarını değerlendiriyorum.
Sayın Ali Babacan Türkiye Dışişleri Bakanı iken İsrail’i ziyaret etmiş ve kendisine İsrail’deki Türkiyeliler Birliği olarak Ermeni meselesini İsrail’deki bazı üniversiteler ve İsrail televizyonlarında tartışmaya açmasını önermiştim. Büyükelçimiz Sayın Namık Tan da yanımızdaydı. Ali bey bunu siz yapın dedi ve topu taca attı. Sayın Bakanım ben çimento ve mermer satmaktan anlarım tarih benim uzmanlık alanım değil. Buraya devlet olarak gelmeli sizin tespit edeceğiniz uzman tarihçiler ve kıymetleri getirip bunu Dünyaya anlatmalısınız. Bizim yapabileceğim bir şey değil dememize rağmen olay sonuçsuz kaldı. Hâlbuki konunun uzmanlarından olan Rahmetli Şükrü Server Aya ve Ergün Kırlıkovalı da böylesi bir foruma katılmayı ve gerçekleri anlatmaya hazırdılar. Ne yazık ki ikisi de artık aramızda değiller. Ben Türkiye’nin “soykırım” ile suçlanmasına razı gelemiyorum. Hangi siyasi amaçlar ile bu açıklığa kavuşturulmamaktadır halen anlayamıyorum.