İsrail Başbakanı Yair Lapid iki gün önce BM assamblesinde bütün dünyaya hitaben bir konuşma yaptı.
İsrail’de ve dünya devletlerinde bu konuşma değişik şekillerde yorumlandı.
İsrail toplumunda muhalefet lideri Binyamin Natanyahu bu konuşmayı zayıf ve barış dilenen bir konuşma olarak nitelerken, aynı zamanda 5 hafta sonra gerçekleştirilecek olan İsrail seçimleri için bir propaganda olarak da nitelendirildi.
Yair Lapid sevenleri ve taraftarları ise konuşmayı beğendiklerini beyan ettiler.
Hatta Facebook sayfamda Yair Lapid taraftarı bir dostum da konuşmayı beğendiğini yazdı ve Bibi (Natanyahu)’yi aratmadı diye de belirtti. Lapid severler bile konuşmayı ister istemez Natanyahu’nu geçmiş yıllardaki çarpıcı konuşmaları ile kıyaslamak durumundaydılar.
Bence de Yair Lapid güzel bir konuşma hazırladı ve elinden geldiğince durumu özetledi.
Peki neler dedi:
1- Biz barış arıyoruz ve kimsenin canı yansın istemiyoruz. Bizim de canımızın yanmasına müsaade etmeyeceğiz.
2- Dünyanın en büyük tehlikesi, terör ihraç eden ve İsrail’i yok etmeyi hedeflemiş olan İran’dır. Defalarca bu kürsüde bile İsrail’i yok etmeyi dile getirmiş olmasına rağmen bu bina sessiz kaldı. Neden korkuyorsunuz?
3- Biz Arap ülkeleri ile barış yapabileceğimizi kanıtladık. Mısır ile ve de Ürdün ile yıllardır barış içinde yaşıyoruz ve bu barışı idame ettiriyoruz.
4- Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Sudan ve Fas ile barış tesis edildiğini dile getirdi.
5- “İsrailli Araplar bizim düşmanımız değildir” dedi ve “Başkanlığını yaptığım hükümette Arap bakanlar var. Koalisyonumuza üye bir Arap partisi var. Yargıtayımızda Arap hakimler var. Hastanelerimizde hayat kurtaran Arap doktorlar. İsrailli Araplar düşmanımız değil, hayattaki ortağımızdır.”
6- “İsrail güçlü bir demokrasidir – çünkü kurban olmamaya karar verdik” dedi.
75 yıl sonra, İsrail güçlü bir liberal demokrasidir. Gururlu ve müreffeh. Demir Kubbe Alzheimer ve Parkinson ilaçları ve omurilik ameliyatı yapabilen bir robot icat eden başlangıç ulusu. Su ve gıda teknolojisi teknolojileri, siber güvenlik ve yenilenebilir enerjide dünya lideri. Edebiyat ve kimya, ekonomi ve barış alanlarında 13 Nobel ödüllü bir ülkeyiz.
Nasıl oldu? Kurban olmamaya karar verdiğimiz için oldu.
7- Ama harika ülkemizin başını iki tehdit sarıyor. İnkar etmeye çalışsanız bile başınızın üzerinde asılı duruyorlar. Birincisi nükleer tehdit. Terörist devletlerin ve terör örgütlerinin nükleer silahlara sahip olacağı korkusu. İkinci tehdit gerçeğin ölümüdür.
8- Demokrasilerimiz yalanlar ve yalan haberlerle yavaş yavaş zehirleniyor.
Şunu bilmelisiniz ki dünyada bu olguyla İsrail kadar karşılaşan başka bir ülke yoktur. Yalanlarla daha fazla saldırıya uğrayan, hakkında yanlış bilgi yaymak için daha fazla para ve emek harcanan hiçbir ülke yoktur.
Geçen Mayıs ayında, üç yaşındaki Filistinli bir kız çocuğu olan Malak al-Tanani’nin fotoğrafı, İsrail Hava Kuvvetleri’nin düzenlediği bir saldırıda ailesiyle birlikte öldürüldüğü korkunç haberiyle tüm dünyada yayınlandı. Bu yürek burkan bir görüntüydü ama Malak Al Tanani asla var olmadı. Fotoğraf Instagram’dan çekildi, Rusya’dan bir kıza ait.
9- Ben bu binada misafir değilim. İsrail, gururlu bir egemen ulus ve Birleşmiş Milletler’in eşit bir üyesidir.
Bize zarar vermek isteyenler bu platformu hakkımızda yalanlar yaymak için kullandıklarında sessiz kalmayacağız.
İran’ın nükleer silah sahibi olmasını engellemenin tek yolu, masaya güvenilir bir askeri tehdit koymaktır.
Aksine tüm kanıtlara rağmen en kötüsüne inanmamayı seçiyor. İsrail’in bu ayrıcalığı yok. Bu sefer bizi yok etmek isteyenlere karşı elimiz boş durmuyoruz.
Bugün Yahudilerin bir devleti var, bir ordumuz var, büyük dostluklarımız var ve her şeyden önce ABD ile, yeteneklerimiz var ve onları kullanmaktan korkmuyoruz, ne gerekirse yapacağız – İran’ın nükleer silahı olmayacak. Bizi öldürmeye çalışanların yanında olmayacağız, bir daha olmaz. Bir daha asla.
10- İsrail’in ekonomik ve askeri gücü kendimizi savunmamıza izin veriyor, ancak aynı zamanda tüm Arap dünyası ve en yakın komşularımız olan Filistinlilerle barış için çabalamamıza da izin veriyor.
Filistinlilerle iki halk için iki devlet temelinde bir anlaşma İsrail’in güvenliği, İsrail ekonomisi ve çocuklarımızın geleceği için doğru olandır.
Kısaca 10 maddede özetleyebildiğim bu konuşmada en önemli iki madde bence:
Yair Lapid İran’ın Nükleer silahlara sahip olmasına izin vermeme niyetinde olduğunu anlamak imkansız değil. Evet bunu Natanyahu gibi sert bir şekilde ifade etmediyse de İsrail Devlet politikasının tezahürü budur.
Bir diğer madde ise Filistin ile iki devletli bir çözüm olması gerektiği mesajı oldukça manidar olup dünya milletlerine bizim başka bir milleti yönetme amacımız yok demekti. Ancak bu devletin kurulabilmesi için Natanyahu hükümetlerince de belirtilmiş olan şartların oluşturulması gerekmektedir. Bu şartlar
- Gerek F.K.Ö. (PLO) El Fetih gerekse HAMAS kuruluş beyannamelerinde yer alan ve Filistin Devleti’nin topraklarının bütün İsrail toprakları olduğu ve bu topraklardaki Yahudilerin sınır dışı edilmesi arzusunun silinmesi gerekir. Yani sizi yok etmeyi hedefleyen bir oluşumla barış yapamazsınız. Bu madde İsrail Devleti’ni yok etmek anlamındadır.
- Mutassaver Filistin Devleti olacaksa silahtan arınmış bir devlet olmalıdır. Ki yarın başka bir lider gelip İsrail’i bu topraklardan atmaya kalkışamasın. İsrail 2005 yılında Gazze Şeridi’nden tek taraflı olarak çekildi ve son 17 senede kafasına 20 binden fazla füze yedi. Bu filmi Batı Şeria’da görmeye kimsenin niyeti yoktur.
- BM’e resmen dokundurdu ve İran’a karşı tepki vermeniz Yahudileri imha etme fikrini eleştirmeniz gerekir dedi.
Evet Natanyahu değildi ama Yair Lapid de efendice sorunları gayet de güzel dile getirdi ve Barış yanlısı olduğu imajını ortaya koyarken bile “Beyler biz kendimizi de savunmayı biliyoruz ve sandığınız kadar da salak değiliz” dedi.
Bu mesajı en iyi anlamsı gerekenler ise Filistinli kardeş çocukları ile İsrail’i yok etmeyi düşünen İran mollalarıdır. Hoş, bu günlerde mollaların israil’i düşünecek halleri pek yok gibi.
RAFAEL SADİ
“2-Devlet Çözümü” aslında İsrail’in yıkılması için FKÖ’nün “1974 Kademeli Planı”nın şekerlendirilmiş versiyonundan başka birşey değildir:
http://www.acpr.org.il/resources/plophased.html
İsrail’in varlığını ve güvenliğini destekleyenlerin gözönünde tutması gereken 3 başlıca gerçek şudur:
(1) Batı Şeria’da kurulacak herhangi bir egemen Filistin-Arap devleti, gerek seçim, gerek darbe, gerek kitle ayaklanması yoluyla, ergeç Hamas hakimiyetine geçecektir…
(2) Gazze cehenneminin en azından 20 mislini düşünürseniz, İsrail’in göbeğinde kurulacak böyle bir düşman terör devletinin savunulması olanaksız sınırlar dahilinde İsrail’i nasıl yaşanmaz hale getireceğini öngörmek zor değildir…
(3) Günümüzdeki tekliflere göre, ufak değişikliklerle 1967 öncesi sınırlar bazında İsrail’in göbeğinde kurulacak böyle bir düşman Arap devleti, Batı Şeria’ya sözde 1948 muhaciri kisvesi altında milyonlarca militan Arap nüfusu sokacak; İŞİD, İslami Cihad türünden terör örgütleri Petah Tikva gibi Tel Aviv banliyöleri önünde cirit atacak ve İsrail’i yine yaşanmaz hale getirecektir!
2 Devlet Planı’nın gerçek doğrultusu işte budur. Dolayısıyla kimse böyle güzel paketlenmiş tuzaklara düşmesin ve olmayacak hülyalara kapılmasın!